Adını Alman hükümdarı Otto von Bismarck'tan alan bu gemi İkinci Dünya Savaşı'nın en güçlü ve hızlı gemisidir. Hitler'in Atlantik'de üstünlük sağlama fikrinden hareketle 1935 -1940 yılları arasında inşa edilmiştir. Kraliyet donanması sancak gemisi HMS Hood'u sadece beş atışta batırmayı başarmıştır ve bu yüzden büyük bir üne kavuşmuştur. Yokedilmesi için bütün İngiltere donanması seferber olmuştur. Dümeninden hasar aldıktan sonra yaklaşık 500 kere isabet almış yine de batmamış, sonunda içerden kendi personeli tarafından batırılmıştır. (Daha fazla bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/DKM_Bismarck)
1942 yılı.... Avrupa neredeyse tamamen işgal altındadır. Hitler gözünü doğuya çevirmiş, Soviyetler Birliğini işgal etmek istemektedir. Bunun için tarihte görülmüş en büyük operasyon başlatılır. Almanlar üç kol halinde, Soviyetler Birliği'nin içinde yüzlerce kilometre ilerler. Birinci kol Leningrad'a dayanır, ikinci kol Moskova önlerine gelir. Üçüncü kol ise Kafkas petrollerine doğru ilerlemektedir.
Friedrich Paulus
Bu işgal planının sahibi ve beyni Friedrich Paulus'tur (Bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Paulus) . Kendisi mükemmel bir masabaşı stratejistidir ama aktif görev tecrübesi azdır. Hitler onun planını değiştirir ve ordunun Kafkaslar yerine Stalingrad'a yönelmesini ister. Stalingrad, Hitler'in beyninde mutlak alınması gereken bir hedef haline gelmiştir. Bu isteğin kaynağı şüphesiz şehrin adıdır. Bu görevi yerine getirmek için 6. Kolorduyu görevlendirir ve ordunun başına da Friedrich Paulus'u getirir. Cephe tecrübesi az olsa da General Paulus'un kendine olan güveni tamdır.
Vasili Çuykov
General Paulus'un rahibi General Vasili Çuykov'dur. (Ayrıntılı bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/Vasili_%C3%87uykov) General Çuykov, Alman ordusunu açık alanda yenemeyeceğini bildiğinden dolayı, düşmanını şehirde karşılamayı düşünür. Şehir savaşı Almanlar'ın alışık olmadığı bir savaştır. Günlük 80 km gibi muazzam mesafeler katedebilen Alman Panzer birlikleri, şehirde adeta etkisiz kalmaktadır.
General Çuykov'un bugün bile özel kuvvetlere ilham veren üstün şehir savaşı taktikleriyle, savaşın başından beri üstün olan Almanların karşılaştığı bu muharebe; National Geographic tarafından bu belgeselde mercek altına alınıyor. Alman ve Soviyet savaş taktikleri, ateş gücü, savaş ekipmanları ve savaş stratejileri; uzmanlar tarafından bu bölümde yorumlanıyor ve Stalingrad muharebesinin nasıl kazanıldığı gözler önüne seriliyor.
Belgeselde, iki generalin stratejileri askeri uzmanlar tarafından değerlendiriliyor.
Generals at War serisi 2. Dünya Savaşı'ndaki ünlü muharebeleri ve bu muharebelerin komutanlarını birkez daha karşı karşıya getiriyor. Bu seri iki tarafın da sahip olduğu üstünlükleri ve zayıflıkları günümüz şartlarında test ederek gösteriyor ve muharebe komutanlarının düşüncelerini, taktik ve stratejilerini gözler önüne seriyor.
Bu bölümde ise Afrika cephesine ve El Alamen'in savaşı mercek altına alınıyor.
Afrika'ya İtanyan birliklerini düzenlemek için gönderilen, belki de savaşın en çok saygı duyulan komutanı Erwin Rommel'in (ayrıntılı bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/Erwin_Rommel) Afrika çöllerinde emrindeki sayıca çok askerle hücuma geçer ve ağır İngilizler'i yenilgiye uğratır. Kullandığı yıldırım savaşı taktikleriyle ve düşmandan kalan ganimetlerle cephede büyük başarılar kazanır.
General Erwin Rommel
Hitler, Rommel'in başarılarından memnun kalır ve onu maraşelliğe terfi eder. Kısa sürede savunması için gönderildiği cephede mucizeler yaratan Erwin Rommel, hücum taktikleriyle İngilizler'i çölde 1200 km geri çekilmek zorunda bırakmış ve bu arada da İngiliz ordusunu üç general değiştirmek zorunda bırakmıştır. Mareşal Rommel ve ordusu El Alamein yakınlarına kadar gelmiştir. Amaçları Suveyş kanalını geçip, Orta Doğu petrollerine hakim olmak ve daha sonra Kafkaslardan Soviyetlere ve İngilizler'in Hindistan'daki sömürgelerine saldırmaktır.
İngilizler, bu yıllarda çaresiz biçimde her cephede kaybederken bir ışık ararlar. Herhangi bir cephede zafer kazanarak, yüreklerine bir umut tohumu ekmek isterler. Bu yüzden bu çöl toprağı onlar için çok önemlidir.
General Bernard Montgomery
İşte böyle bir durumda General Bernard Montgomery Afrika Cephesi'ne atılır. İki general arasında geçecek taktiksel savaşlar dünyanın kaderine etki edecektir.
2. Dünya Savaşı insanlık adına çıkarılacak derslerle dolu bir savaş. Savaşa dahil olmuş olsun veya olmasın bütün insanlar bu süreci bilmeliler ki benzeri bir olay bir daha tekrarlanmasın. Savaş'ın ilerleyişini ve bütün dünyada yol açtığı yıkımı anlatan birçok belgesel bulmak mümkün. Ama BBC yapımı The Nazis: A Warning from History (Naziler: Tarihten bir uyarı) daha başa gidiyor ve Nazilerin nasıl güç kazanıp bütün Almanya'yı peşinden sürükleyebildiğini irdeliyor. Başta çok az bir oy oranına sahip olan Nazi partisinin birkaç yıl içinde yaptığı propaganda ve seçim taktikleriyle güçlenişleri, demokrasiyi kullanarak demokrasiyi ortadan kaldırışları, kullandıkları söylemler ve halkı etkileme biçimleri, nefretle beslenip halka yalan söylemeleri gerçekten öğretici bir biçimde işleniyor.
1997 yapımı belgeselde, o dönemde yaşamış birçok kişiyle röportaj yapılıyor. Bu insanlardan bazıları çok büyük pişmanlık içinde olduklarını, bazıları kandırıldıklarını, bazıları yaptıkları şeylerin dönemin getirdikleri zorunluluklar olduğunu söylüyor. Hatta bazıları hala nazilere destek verdiğini açık açık ifade edebiliyor. Bütün yıkımlardan ve insanlık suçlarından sonra hala bu tür insanların varlığını görmek, gerçekten düşündürücü ve şok edici.
Hitler'in propaganda bakanı Joseph Goebbels
Belgesel altı bölümden oluşuyor ve oldukça bilgilendirici bir içeriğe sahip.
1 - Helped Into Power
2 - Chaos and Consent
3 - The Wrong War
4 - The Wild East
5 - The Road to Treblinka
6 - Fighting to the End
2. Dünya Savaşı'yla ilgilenen ve ya psikolojiye merak duyan herkesin sıkılmadan izleyebileceği bir belgesel.
2. Dünya Savaşı'yla ilgili onlarca belgesel yapıldı. Kimi gerçekten çok başarılı olurken, kimi vasatın aldında kaldı. Apocalypse: The Second World War şimdiye kadar yapılmış olan 2. Dünya Savaşı belgesellerinden en iyilerinden biri. 50 milyondan fazla sivilin öldüğü, tarihin en yıkıcı savaşını bütün dehşetiyle ve renklendirilmiş çok özel çekimlerle gözler önüne seriyor. Belgesel altı bölümden oluşuyor ve her bölüm oldukça bilgilendirici ve ilgi çekici ayrıtılar içeriyor. Tabiki altı yıllık bir savaşı bütün ayrıntılarıyla altı saatlik bir belgesele sığdırmak pek mümkün değil ama konunun bütün ana hatları başarılı bir şekilde işleniyor.
1. Bölüm (Agression) 1933-1939 yıllarının genel bir potresini çiziyor. Nazilerin yükselişini ve Polonya'nın işgalini anlatıyor. 2 ayrı Alman toprağını birleştirmeyi hayal eden Hitler, Polonya'nın kendisine direnemeyeceğinden emindir ama Fransa ve İngiltere'nin de bu savaşa dahil olacağını ve bunun bir dünya savaşı halini alacağını hesaba katmamıştır.
2. Bölüm (Crushing Defated (1939 - 1940)) Belçika, Hollanda ve ardından Fransa'nın işgalini anlatan bu bölüm, savaşın yıkıcılığını gözler önüne seriyor.Birinci Dünya savaşı'nın aksine Fransa insan gücünü kaybetmiş ve Almayaya direnç gösterememiştir. Tek güvenceleri olan Majino hattı da Fransa'nın işgalini önleyemeyecektir.
3. Bölüm (Shock (1940 1941)) Fransa'nın işgalinden sonra Hitler'in önce İngiltere'yi işgal etme planlarını sonra da İngiltere'den vazgeçip gözünü doğuya Soviyetler Birliğine çevirişini anlatıyor. Dünyanın gördüğü en büyük askeri operasyon olan Operasyon Barborossa Soviyetlerin kalbinde yer alan politik hedef Moskova'yı, ideolojik hedef Leningrad'ı ve ekonomik hedef Kiev'i amaçlar. Bu arada Afrika cephesinde de Alman komutan Erwin Rommel İngilizlere karşı büyük zaferler kazanmaktadır.
4. Bölüm (World Ablaze (1941–1942)) Nazi kuvvetleri Soviyetler'in içlerinde ilerlerken, Pasifik'de Japonların Pearl Harbour saldırısı ve ardından Amerika'nın savaşa dahil oluşunu anlatıyor.
General Zhukov
5. Bölüm (The Great Landings (1942–1943)): Bu bölümde Nazilerin Stalingrad kuşatması ve ardından gelen büyük yenilgi, Tunus ve El-Alamein savaşı üzerinde duruluyor. Naziler cephedeki üstünlüklerini kaybetmeye başlar ve savaş artık müttefik güçlerin lehine döner.
Hiroşima
6. Bölüm (inferno (1944- 1945)) bu bölüm savaşın son yılını anlatıyor. Fransa özgürleştirilmiş, müttefik orduları ve Soviyetler iki ayrı koldan Almanya'yı işgal etmiştir. Bu arada insanlık tarihin en korkunç ve ölümcül silahına şahitlik edecektir; atom bombasına ....
